20 Ocak 2013 Pazar

Benim Maceram...Göbeklitepe


Arkadaşlarımla birlikte uzun zamandır Urfa Göbeklitepe hakkında ki yazıları okuyor ve Göbeklitepe’yi çok merak ediyorduk. Biz de hocamız, ustamız Yasemin Boran’dan bizi oraya götürmesini, kendisinin bilgisi ışığında hem peygamberler şehri Urfa’yı görmek hem de Göbeklitepe’yi keşfetmek istediğimizi söyledik.

Hayatımın en farklı , en derinden etkileyici gezisi oldu. Bu yolculuk, sıradan turistik bir gezi değildi , kendini keşif ve öğrenme yolculuğuydu.


Sabah El Hamra Oteli’nde muhteşem kahvaltı sonrası Göbeklitepe’ye doğru yola çıktık.Pırıl pırıl,sıcak,mis gibi bir hava vardı.Yol boyunca uçsuz bucaksız Harran Ovası’nda, sağlı sollu yemyeşil fıstık ağaçlarını izleyerek keşif yolculuğumuza çıktık.

Göbeklitepe’ye vardığımızda minibüsten indiğim an kendimi derin bir sessizlik içinde buldum. Yüksek bir tepede etrafımdaki uçsuz bucaksız gökyüzüne ve Harran Ovası’na bakarken ılık rüzgarın yüzüme çarparak kulağıma fısıldadığı “Hoşgeldin” sesini duyabiliyordum.12 bin yıl önce ibadet amacıyla tapınağın yapıldığı, Peygamberlerin doğduğu, buğdayın ilk yetiştirildiği, medeniyetlerin oluştuğu bereketli, ilahi çok önemli bir yerdeydim.

Kazı alanına geldiğimde gördüğüm manzara karşısında inanılmaz etkilendim. İnsanoğlu yerleşik düzene geçmemiş ve daha tarıma başlamamışken , bir şeye inanma, tutunma ihtiyacı içinde sığınacak dua edecek bir yer yapmıştı kendine.

Bu tapınağın en büyük gizemi deprem ya da baksa bir doğa olayı ile değil, insanların üzerine toprak örterek tapınağı yerin altına saklamış olması. Saklanan tapınağı 1994 yılında bir çoban fark etmiş ve o yıl kazılar başlamış.


Tapınakta özellikle ölüm zamanı dini törenler yapılmış. Bir süre sonra da tapınağın üzerini toprakla örterek tapınağı saklamış ve o bölgeyi terk etmişler. Tapınaktaki T şeklinde sütunların üzerinde her biri bir bilgiyi simgeleyen pek çok hayvan figürü var. Özellikle her yıl Şubat ayında Urfa’ya gelen kelaynak kuşunun resmini T şeklindeki sütunda görünce, o dönemlerde var olan bir doğa geleneğinin de hala sürdüğünü anladım.

Göbeklitepe’de ki en güzel sembollerden biri de tapınağın tepesinde tek başına duran dilek ağacı. Eskiden beri Urfa’lılar bu ağaca gelip sevgililer kavuşsun diye bez bağlar dilek diler, çocuğu olmayan kadınlar için ağacın altında kurbanlar kesilir,hastalar şifa bulsun diye bu ağaç ziyaret edilirmiş.Yerin altında bir tapınak olduğunu bilmeyen insanın içgüdüsel olarak bu ağaca gelip dua etmesine tesadüf diyebilir miyiz?



Bolluk, bereket, enerji dolu topraklarda yaşıyoruz. Bu yüzden bu kadar genç, akıllı ve yaratıcı bir toplumuz ve bu yüzden dünyanın gözü hep bu topraklarda. İnsanlık tarihinin asıl bilgisi de Türkiye’de. Yakın zamanda Göbeklitepe’nin çok daha fazla yerli yabancı ziyaretçi akınına uğrayacağından ve adını çok daha fazla duyacağımızdan eminim. Göbeklitepe için hazırlanan ve ödül almış olan belgeseli izlemenizi tavsiye ederim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder