10 Eylül 2013 Salı

Az Gittim Uz Gittim…

Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Bir de dönüp baktım ki bir arpa boyu yol gitmişim…
 

Masallarda söylense de koca bir hayatın özetidir bu. Zaten masallar da gerçek hayattan yola çıkarak yazılmamış mıdır?

Çoğu insan son zamanlarda “çok yoruldum, ruhum yorgun, artık kaldıramıyorum, hayat beni yordu,dayanamıyorum” diyerek yaşıyor. Kocaman görünse de aslında bir arpa boyu kadar kısacık olan ömrü ne çok şey yaptık yaşadık ve yorulduk diye yorumluyoruz. Halbuki istediğimiz halde yapamadığımız ya da yapmadığımız daha ne çok şey var.


İçimizden yükseldiği halde, istediğimiz şeyleri yapmıyor yapamıyoruz. Kendimizi, duygularımızı tutuyoruz ,ışığı gören tavşan misali kalakalıyor adım atamıyoruz  çünkü rahat etmek, acı çekmemek kendimizi güvende hissetmek için kesin bilgiye ihtiyaç duyuyoruz. Sonunu bilerek adım atmak istiyoruz. 5 dakika sonramız hakkında hiçbir fikrimiz yokken her şeyi bilmeye ve kontrol etmeye yönelik hareket etmeye çalışmamız büyük ironi. Yapabilecek potansiyeli olduğu halde korkuları sebebiyle  isteklerini gerçekleştirememiş, içindeki gücü kullanamamış, sınırlarının dışına çıkamamış ve önemli olduğunu hissetmemiş insanlar hırçın, agresif ,hasta, mutsuz ve şiddet eğilimli oluyor.
 
İnsan her zaman değişim isteği içinde. Zaten dünya sürekli değişim halindeyken bu dünya üzerinde yaşayan insanın aynı kalması mümkün değil. Ancak dünya evrensel prensipler içerisinde değişimini gayet güzel yaparken biz insanlar değişime ayak dirediğimiz, korktuğumuz ve hep bilme ihtiyacı içinde olduğumuz için değişimi genelde sancılı olaylar aracılığıyla yaşıyoruz. Sonrasında yorumumuz hayat beni yordu, ruhum yorgun, neler çektim neler şeklinde oluyor. Oysa bizi yoran hayat değil hayatın akışına karşı çektiğimiz kürek, gösterdiğimiz direnç yani KENDİMİZ…
 
Hayat kısa , arpa boyu kadar, yapılacak şey ise çok. Yorgunum, hayat yordu diye söylenmek yerine adım atmak , üretmek ve paylaşmak zamanı….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder